Uncategorized

Geleceği Silisyum mu? Karbon mu? şekillendirecek! Bitkilerden elektrik enerjisi elde edilebilir mi?

Merhaba:
Bugün Facebook’a bakarken eski öğrencilerimden sayın Uğur Umutluoğlu’nun gönderdiği bir resim uzun süredir yazmayı düşündüğüm bu yazı yazıyı yazmama neden oldu. Resim bana güneş enerjisinden elektrik enerjisi elde etmede geldiğimiz noktayı göstermesi açısından çok anlamlı geldi. 





Güneş pilleri, yüzeylerine gelen güneş ışığını doğrudan elektrik enerjisine dönüştüren yarı iletken maddelerdir. Yüzeyleri kare, dikdörtgen, daire şeklinde biçimlendirilen güneş pillerinin alanları 100 cm2  civarında, kalınlıkları özellikle en yaygın olan silisyum güneş pillerinde 0.2 – 0.4 mm arasındadır. 




Resim üzerinden konuşmaya devam edecek olursak, yakın bir gelecekte bu tür güneş pilleri giyilebilir hale gelebilirler ve cebimize koyduğumuz herhangi bir cihazın hiçbir zaman pili bitmeden kullanımımıza hazır olabilir (havalar güneşli olduğu sürece). Tam bu nokta da benim aklıma organik sistemlerle yukarıda örneğini konuştuğumuz inorganik sistemlerden hangisinin gelecekte daha çok tercih edileceği sorusu geldi? Organik gurubunda yer alan canlı sistemleri kullanarak bu tür bir enerji dönüştüren sistem düşünülebilir mi?. Bitkileri düşündüğümüzde “Fotosentez” yapan bitkiler yaşamları boyunca güneş enerjisinden elde ettikleri enerjiyi kimyasal enerjiye çevirerek hem yaşamsal faaliyetlerini sürdürmekte hem de besin olarak kullandıkları/kullandığımız karbonhidratları (basitçe şeker diyebiliriz) sentezlemektedirler. Bu enerji dönüşümünü güneş enerjisi—-> kimyasal enerji olarak söyleyebiliriz. Elde edilen enerji  ATP (Adenozin tri fosfat), NADPH olarak depolanmakta ve canlı ne zaman enerji ihtiyacı olursa 3 fosfat bağından birini kırarak ortaya çıkan enerjiyi kullanarak sağlamaktadır. Sonuç olarak güneş enerjisi “Fotosentez” yapabilen canlılar için masrafsız enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır (aynı zamanda tertemiz enerji, işlem sonucunda oksijen verilmekte) 🙂 Tam bu noktada, neden bu sistem evlerimizin ısıtmasında, soğutulmasında, diğer elektrik enerjisi isteyen etkinliklerin sürdürülmesinde kullanılmasın? “Fotosentez” yapan canlılar neden bu enerji üretiminde kullanılmasın diye bir soru sorsam? cevabı çok kolay olmayacaktır sanırım.  Nedenine gelince, insanoğlu olarak günümüzde “Teknolojik araç gereç” olarak kullandığımız bütün yapılar ne yazık ki inorganik malzemeler kullanılarak elde edilmiştir. Güneş pillerinin temel malzemesi olan Silisyum bunların en şöhretli olanıdır. Bilgisayar diye nitelediğimiz yapıların temelinde de silisyum tabanlı çipler kullanılmaktadır. Organik olarak adlandırdığımız canlılar ise Karbon tabanlıdır. Bu iki element doğada yaygın olarak bulunmaktadır. Kısaca bilgi vermek için her ikisinin kimyasal bağ yapma özelliklerine baktığımızda;

     


Birbirlerine çok benzediklerini söylemek çok iddialı olmayacaktır. Birbirlerine bu kadar benzeyen iki yapıdan doğa canlılar için Karbonu kullanırken, en büyük insan buluşlarında Karbon yerine Silisyum tercih edilmiştir. Bu tercihler sonucunda olanlara baktığımızda ise, günümüz teknolojik cihazlarının temelini oluşturan bilgisayarlar ikili bir sistemle kodlanabilirken (binary) canlılar 4’lü bir kodlama sistemine göre kodlanmaktadır (DNA, RNA) İkili sistemle kodlanan cansız yapılar ancak sayısal verileri anlayabilirken 4’lü sistemle kodlanan canlılar analog elektrik sinyallerini anlayabilmekte ve yorumlayabilmektedirler. Canlı sistemler bu 4’lü kodlama sistemini kullanarak kendi benzerlerini hatasız olarak üretebilmekte, ve mutasyonlar yoluyla da sürekli olarak ortam koşullarına uygun değişimler geçirerek evrimleşmektedirler. Henüz, en küçük canlı özelliği gösteren bir varlığı silisyum tabanlı olarak üretebilmiş değiliz. Aslıda bunun için daha çok uğraşmamız gerekecek gibi, canlıların yaşı göz önüne alındığında arkasında 3.5 milyar yıl gibi bir tecrübenin olduğunu hatırlamak faydalı olacaktır. 

Bu bilgileri göz önüne aldığımızda önce seçim konusunda radikal bir dönüşüm gerekecek gibi görünüyor silisyum yerine karbon tabanlı sistemlere dönüş 🙂 eğer bu gerçekleşebilirse o zaman şöyle hayaller kurabiliriz. Canlılar tarafından üretilen elektrikle aydınlatılan şehirler. buzdolapları, klimalar, bu elektriği kullanarak pillerini doldurduğumuz arabalar vb. 🙂 

Ek olarak, wireless iletişim yerine feremon tabanlı iletişim. Böcekler bu yöntemle kilometrelerce uzaktan birbirleriyle iletişim kurabiliyorlar. Arılar polenlerin yerini birbirlerine adresleyebiliyorlar. Bu tür bir iletişim sayesinde bugünlerde maruz kaldığımız birçok zararlı etki ortadan kalkacaktır 🙂 

1990’lı yılların sonundaki derslerimde öğrencilerle gelecekten konuşurken bir zaman sonra silisyum tabanlı çiplerin yerine karbon tabanlı çiplerin alacağını (adı için de ZENTIUM diye bir adlandırmam olmuştu) çocuklara doğumlarından itibaren bu çiplerin takılacağını bu çipler sayesinde kablosuz? iletişim sağlanırken düşünme aktarma, beyin okuma dahil (çipi hacklenenler? :-)) aklımızda şuan olamayan birçok şeyin gerçekleşebileceğini konuştuğumuzu hatırlıyorum. Aslında, doğa bu konudaki alıştırmalarına/araştırmalarına devam ediyor, Bacterial rhodopsin’den yola çıkarak insan gözündeki rodopsin’e kadar ışığa duyarlı yapılar ışık enerjisiyle işler yapmaktalar. Kim bilir, yakın bir gelecekte bu proteinler kullanılarak güneş enerjisinden bizim istediğimiz yönde gelişmeler olursa sürpriz olmaz. 

Saygılarımla,

Short Bio: M. Yasar Ozden has conducted and served as both administrator and educator in the teacher training programs for using technology in the classroom settings since the late 1980s. After the first Internet connection in Turkey was established at the Middle East Technical University in 1993, he carried out the project of making Radio METU one of the top 100 radios broadcasting in the world. In 1998, he made TV broadcasts over the Internet. In addition, he took part in the development and implementation of the first Internet-based education (IDE_AS) program in Turkey in 1998. He has worked as a PCU member in the “National Education Development Project” which was conducted between 1996-1998. In the scope of this project Computer Education and Instructional Technology (CEIT) department established at Middle East Technical University, and Dr. Ozden was the founder chairman of this department. He has also contributed to the curriculum preparation and led the design, development and implementation of new blended learning environment for training of the potential instructors of the CEIT departments. In addition to that, Dr. Özden has managed an e-learning portal project with the contribution of National Police Department between the years 2005-2007. Dr. Özden’s major interests as follows; Generative AI (GPT) applications in Education, Teacher Education, Distance Education, Multimedia Applications on the Internet, Web Design and Web Programming. Currently, he is giving courses and conducting research on those topics . Until now, he has published several articles internationally indexed journals and those publications has made a large number of citations so far. Briefly, Dr. Özden combines his background in biology specializes in capacity development in adapting curricula to the online space. He is a specialist in pedagogy, Dr. Ozden is also known across Europe and the world as a leader in science education and impact upon learning communities.

Yorum yapabilirsiniz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir