Eğitimde Dijitalleşme
Bu konuda Avrupa Birliği tarafında bir paylaşım yapılmış;
DigComp 3.0: European Digital Competence Framework
DigComp 3.0: Avrupa Dijital Yeterlilik Çerçevesi
https://publications.jrc.ec.europa.eu/…/handle/JRC144121
Bende NotebookLM kullanarak Türkçe bir yazı oluşturdum aşağıda;
Dijital Beceriler Hakkında Bildiğinizi Sandığınız Her Şeyi Unutun: Avrupa’nın Yeni Yetkinlik Haritasından 4 Şaşırtıcı Gerçek
Dijital bağlantılarla tanımlanan bir dünyada yaşıyoruz, ancak şaşırtıcı bir dijital cehaletle karşı karşıyayız. Avrupa Birliği’nin en güncel verileri bu çelişkiyi net bir şekilde ortaya koyuyor: Yetişkinlerin neredeyse yarısı ve lise öğrencilerinin %43’ü temel dijital becerilerden yoksun. Bu durum, dijital bir çağda yaşamanın getirdiği beklentilerle tam bir tezat oluşturuyor.
Peki 2025 ve ötesinde “dijital beceri” gerçekten ne anlama geliyor? Cevap, e-posta göndermek veya sosyal medyada gezinmekten çok daha fazlası. Avrupa Komisyonu’nun en güncel dijital yetkinlik çerçevesi olan DigComp 3.0, bu tanımı kökten değiştiriyor. Bu yazıda, dijital yetkinlik kavramını yeniden şekillendiren bu çerçevenin en şaşırtıcı ve etkili dört çıkarımını keşfedeceğiz.
- Dijital Yetkinlik “Bilgisayar Kullanmaktan” Çok Daha Fazlası Demek
Geleneksel “dijital beceri” anlayışı, genellikle belirli bir yazılımı kullanma gibi teknik yeteneklerle sınırlı kalıyordu. Ancak bu anlayış artık yetersiz. DigComp 3.0, dijital yetkinlik kavramını üç temel unsuru içerecek şekilde genişletiyor: Bilgi, Beceri ve Tutumlar. Bu üçlü arasında en devrimci olanı şüphesiz ‘tutumlar’. Bu kavram, dijital dünyada sadece bir kullanıcı değil, aynı zamanda eleştirel, sorumlu ve özgüvenli bir katılımcı olma zihniyetini ifade ediyor.
Bilgi ezberlenebilir, beceriler öğretilebilir, ancak tutumlar geliştirilmelidir. Bu, eğitim ve kurumsal gelişim için yeni bir meydan okuma anlamına geliyor: Dijital bir bağlamda merak, sorumluluk veya eleştirel şüphecilik gibi tutumları nasıl “eğitirsiniz”? Bu, çerçevenin felsefi çekirdeğidir.
Bu genişliği daha iyi anlamak için çerçevenin beş ana yetkinlik alanı şunlardır:
Bilgi arama, değerlendirme ve yönetimi
İletişim ve iş birliği
İçerik oluşturma
Güvenlik, refah ve sorumlu kullanım
Problem tanımlama ve çözme
Çerçevenin getirdiği yeni tanım, bu değişimin özünü mükemmel bir şekilde özetliyor:
“…öğrenme, çalışma ve topluma katılım için dijital teknolojilerin özgüvenli, eleştirel ve sorumlu bir şekilde kullanılması ve bunlarla etkileşim kurulması.”
Bu tanım, dijital etkileşimlerimizde pasif bir tüketici olmaktan çıkıp, bilgiyi sorgulayan, güvenliği önceliklendiren ve çevrimiçi eylemlerinin sonuçlarını anlayan aktif ve bilinçli bir aktör olmamız gerektiğini vurguluyor.
- Dijital Alışkanlıklarınız Ruh Sağlığınızı ve Gezegeni Etkiliyor
Birçok kişi için en şaşırtıcı gerçeklerden biri, dijital dünyanın ruh sağlığımız ve gezegenimiz üzerindeki etkilerinin artık temel birer dijital yetkinlik olarak kabul edilmesidir. DigComp 3.0, bu konuları kişisel sorumluluk alanımıza dahil ediyor.
“Refahı Destekleme” (Yetkinlik 4.3) başlığı, artık sadece teknik bir konu değil. Bu yetkinlik; çevrimiçi ve çevrimdışı aktiviteler arasında sağlıklı bir denge kurmayı, siber zorbalık gibi tehlikelerden kendini ve başkalarını korumayı ve dijital teknolojilerin zihinsel ve sosyal sağlık üzerindeki risklerini ve faydalarını bilmeyi içeriyor.
Aynı şekilde, “Dijital Teknolojilerin Çevresel Etkileri” (Yetkinlik 4.4) de yeni bir yetkinlik alanı olarak karşımıza çıkıyor. Bu, sadece eski telefonunuzu geri dönüştürmekten ibaret değil. Kullandığımız uygulamaların enerji tüketimi ve veri depolama altyapılarının çevresel ayak izi gibi konuları anlamayı gerektiriyor. Her “buluta” kaydedilen fotoğraf, her izlenen video, görünmez bir bacası olan devasa, enerji tüketen bir veri fabrikasında fiziksel bir yer kaplar. Bu yetkinlik, bu görünmez bacaların farkında olmak demektir.
Bu konuların birer “yetkinlik” olarak tanımlanması, bu alanlarda bilinçli, kasıtlı ve bilgili eylemlerde bulunma yeteneğimizin artık göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu, temel bir değişime işaret ediyor: Dijital bir profesyonel olarak etkinliğiniz artık sadece üretkenliğinizle değil, hem kendiniz hem de gezegen için sürdürülebilirliğinizle ölçülüyor.
- Yapay Zeka Artık Sadece Teknoloji Uzmanları İçin Değil, Herkes İçin
DigComp 3.0’ın en önemli güncellemelerinden biri, yapay zekayı (YZ) ayrı bir uzmanlık alanı olarak değil, tüm dijital becerilerin içine entegre bir şekilde yerleştirmesidir. Bu yaklaşım, YZ’nin artık niş bir teknoloji olmadığını, aksine günlük dijital yaşamımızın temel bir parçası haline geldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Bu sadece bir beceri meselesi değil, aynı zamanda bir tutum meselesidir. YZ okuryazarlığı, YZ tarafından üretilen çıktılar için eleştirel değerlendirme, etik sorumluluk ve hesap verebilirlik tutumunu benimsemeyi gerektirir.
Bu entegrasyonun pratikte ne anlama geldiğini iki somut örnekle görebiliriz:
Bilgiyi Değerlendirme: Artık sadece bir haberin kaynağını sorgulamak yeterli değil. Bir metnin veya görselin bir YZ tarafından üretilip üretilmediğini, YZ sistemlerinin olası hatalarını veya yanlılıklarını tanıma becerisi de bu yetkinliğin bir parçası haline geldi.
İş Birliği: Dijital ortamda iş birliği yapmak, artık insan-YZ iş birliği süreçlerini etik ve verimli bir şekilde kullanmayı da kapsıyor. Örneğin, bir toplantı özetini YZ’ye yazdırmak, bu sürecin verimliliğini ve potansiyel risklerini anlamayı gerektirir.
Mesaj açık: Yapay zeka artık uzmanların ustalaşması gereken bir araç değil, vatandaşların içinde yolunu bulması gereken dijital ortamın temel bir unsurudur. Bu da YZ araçlarını eleştirel bir gözle değerlendirme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.
- Dijital Haklarınız Var: Aktif Bir Dijital Vatandaş Olmak
“Dijital Teknolojiler Aracılığıyla Vatandaşlığa Katılım” (Yetkinlik 2.3) kavramı, çevrimiçi anketlere katılmaktan çok daha derin bir anlam taşıyor. Bu, dijital platformlar aracılığıyla topluma aktif olarak katılmayı ve en önemlisi dijital ortamdaki haklarını bilmeyi ve kullanmayı içerir. Bu, yetkilendirme ve sorumluluk tutumunu benimsemek demektir.
Bu yetkinliğin en güçlü yanı, soyut bir ideal olmamasıdır. Çerçeve, dijital vatandaşlığı Avrupa Birliği’nin Dijital Hizmetler Yasası (Digital Services Act) ve YZ Yasası (AI Act) gibi somut yasal düzenlemelerle doğrudan ilişkilendiriyor. Bu yasalar, sadece kurallar bütünü değil; DigComp çerçevesinde belirtilen AB’nin “insan merkezli” dijital felsefesinin yasal mimarisidir. Bu, dijital vatandaşlığın soyut bir idealden somut, yasal olarak desteklenen bir beklentiye dönüştüğünü gösteriyor.
Bu nokta, önemli bir zihniyet değişimini temsil ediyor: Tıpkı fiziksel dünyada olduğu gibi, dijital dünyada da hakları ve sorumlulukları olan aktif vatandaşlar olmamız beklenmektedir. Bu, verilerimizin nasıl kullanıldığından çevrimiçi ortamın nasıl yönetildiğine kadar birçok konuda söz sahibi olmak anlamına gelir.
Sonuç: Geleceğe Yönelik Bir Düşünce
Avrupa Komisyonu’nun güncellediği bu çerçeve, bize dijital yetkinliğin artık teknik bir beceri seti olmadığını gösteriyor. Dijital yetkinlik artık ne bildiğinizle değil, kim olduğunuzla ilgilidir: eleştirel bir düşünür, sorumlu bir vatandaş ve bilinçli bir insan.
Dünyamız teknolojiyle daha da iç içe geçerken, bu yeni ‘yetkinliklerden’ hangisini en çok geliştirmeniz gerektiğini düşünüyorsunuz ve bu yolda ilk adımınız ne olacak?



